21 Mar 2011

Bu Postum Mia'cığıma...

Tatlım, bundan 12 yıl önce babam yağmurlu bir gecede valizini alıp evi terketti. ne garip değil mi? Bir açıklama bile yapmadan, biri 15 yaşında diğeri birkaç aylık 2 kızına veda bile etmeden gitti... Sonrasında ise annem deli gibi aşık olduğu adamın kendisine dönmesini 4 yıl boyunca bekledi. Ama dönen olmadı.

Biz kardeşimle önce haftada birkaç gün, sonra haftada bir, sonra ayda bir görürken, en sonunda da hiç görüşmemeye başladık babamızla. Halamın evine gidip, bütün gün bekleyip kaç kez babamızı göremeden eve döndük bir bilsen... Sonra aradan 2 yıl geçmişti ki babam geldi, öss'ye 2 ay kala dershanede buldu beni. İçkiliydi. Berbat görünüyordu. O çakı gibi asker adam gitmiş yerine bir zavallı gelmişti. Arabasını, parasını, en kötüsü de prestijini kaybetmiş, bitmiş bir adam duruyordu karşımda. Önce tanıyamadım bile... Aldı beni, Mc Donald's'a götürdü. Orada oturduğumuz bir kaç saat boyunca, benin ne yaptığımdan daha çok onun ne yaptığından konuştuk. İflas etmişti, eve geri dönmek istiyordu. Beni 2 yıl arayıp sormayışını unutmuş olmalı ki, annemle onları barıştırmamı beklediğinden bahsetti. Ben de kabul etmedim. Anlayışla karşıladı. 2 gün sonra, akşam beni evden aldı. Kumkapı'ya balık yemeye götürdü. Orada oldukça fazla içtiği rakının da etkisiyle beni yerin dibine soktu. Kızdı, bağırdı... Benim aklım yokmuş gibi bana bunları kimin öğrettiğini falan sordu. O zaman 17 yaşındaydım ve herşeyi gözüm görüyor, kulağım duyuyordu. Beni ağlamaktan şişmiş kıpkırmızı gözlerle eve bıraktığı o geceden sonra babamı bir daha görmedim. Düğünüme bile gelmedi.

Bunları neden anlattım? Önemli olan onların arasında yaşadıkları değil aslında, önemli olan babanla senin kurduğun ilişki. O kocalık görevini yapamamış olabilir - ya da annen hanımlık görevini - bu seni ilgilendirmemeli... Babalık görevini yaptığı, sizlere sahip çıktığı sürece bunların hiçbir önemi yok... Bağınızı koparmayın. Bırak o da kendi hayatını yaşasın, ama evlatlarını ve bir baba olduğunu unutmadan...

Öptüm canım.

Bbye... :(

4 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsın. Damdan düşeni en iyi yine damdan düşen anlıyor sanırım. Mia kim bilmiyorum ama iznin olursa ben de bir iki şey yazmak istiyorum. Yorumu yayımlamaya bilirsin sorun olmaz gerçekten de.
    Durum ne olursa olsun kim kime haksızlık yaptıysa onun tarafında durmaya çalıştığın gibi aslında bir o kadar da tarafsız ol. Benim için en ağırı evi terkedip giden babamın yanında çalışırken anneme karşı ettiği küfürlere dayanmaya çalışmaktı. Gurursuz değildim. Mecburdum sadece.
    Aynı adam bir gün kapının önüne koydu beni.Hem de annemi koruduğumu, savunduğumu iddia ederek.
    Ben tapardım babama. Aşırı sevgiden miydi yoksa korkudan mıydı bilemezdim. Şimdi biliyorum ki aslında korkuyormuşum. Okuduğum her okulda hep bir "okuldan alınma" tehlikem vardı benim. Tehtidim oydu çünkü. Bilinçaltı işte.
    En son doğum günümü mahvettiği zaman beni suçluyordu yine çünkü o sadece doğum günümü beraber geçirmek istemişti. Buna hakkı vardı(?).
    O zaman sadece "beni, bizi bırakıp giden sendin." demek isteyip diyememiştim.
    Aslına bakarsan sanırım bir şekilde tarafını seçmek zorunda kalıyorsun bir gün. Ben olabildiğince tarafsız kalmaya çabaladım ama tarafsız kalmam demek babamın aşk maceralarını dinlemeye ve anneme ettiği küfürlere katlanmayı gerektiriyordu.
    Bünyem bir yere kadar tahammül edebildi.
    O yüzden belli bir süre izle sadece. Annem ben onları barıştırmak için tırnağımı bile kıpırdatmıyorum diye bana demediğini bırakmadı defalarca. Böyle zamanlarda da sessiz kal. Elimden geleni yapmak istiyordum ben ama şunu soruyordum her defasında kendime: Barıştırdım diyelim... Bir kaç ay sonra babam yine içmeye başlayacak. Eninde sonunda yine kavgalar başlayacak. İkisine de sihirli değnek değmediği sürece düzelmeyecekler. Peki o zaman ya barıştırdığım için pişman olursam?
    Tabiiki de pişman olacaktım. Ha belki barıştırsaydım her şey mükemmel olacaktı. Hiç bir zaman bunun vicdan azabını çekmedim. Onları barıştırmaya çalışmak kumardı benim gözümde ve oynayamaya da hiç niyetim yoktu.
    Sizdeki durumlar nasıl bilmiyorum inşallah bir an önce düzelir ama yok düzelmeyecek gibiyse inşallah bir an önce alışırsın duruma.

    YanıtlaSil
  2. ben artık 1940-1955 yılları arasında doğmuş babaların cidden defolu olduğunu düşünüyorum. çünkü hepsi bir garip. (istisnalar kaideyi bozmaz) bir sürü arkadaşım var babası yüzünden sorunlar yaşayan ve yeri gelip babalarından daha olgun davranan... Allah hepimize sabır versin ne diyim...

    YanıtlaSil
  3. canım..

    Sen ne güzel bir yazı yazmışsın.. benim için?
    O kadar mutlu oldum ki bilemezsin.. geç oldu bu yorum ama inan hiç fırsat bulamadım pc ye giremedim..

    Sana da çok üzüldüm ama alışmışsın bu duruma umarım ben de alırışım ki zaman alıştırıyor biliyorum ama henüz yeni bir olay ve kötü hissediyorum.

    Ama yazın bana yardımcı oldu en azından böyle örnekler okudukça ve snein gibi tatlı bir kadınla tanışınca ben de umutlu oluyorum.

    Henüz kesinleşmedi bizde olaylar hemencecik yazıcam bir postta..

    Öptüm canım sevgiler ve çoook teşekkürler!

    YanıtlaSil
  4. Allah sabrını verir, veriyor...

    YanıtlaSil