13 Mar 2011

Aklıma Bunları Yazmak Geldi


Valla son iki günüm bloguma yazı yazacağım anı bekleyerek geçti. Bugün öğleden sonra fırsatını buldum fakat bu kez de kafamdaki bir çok düşünceyi nasıl bir araya getireceğimi planlayamadım. Gittim banyo yaptım, manikür - pedikür yaptım, ojelendim, yemek yedim, ama bir satır yazmadım. En sonunda da bu hafta yaşadıklarımla başlamaya karar verdim.

Bu hafta; normal bi insan için normal hatta sakin, benim içinse acayip yoğun geçti diyebilirim. Her şey Çarşamba günü sevgili kocişimin beni alışveriş için dışarı çıkarmasıyla başladı. Evde ye, iç, yat, kalk modunda yaşamaktan bir fil yavrusu haline geldiğim için, tekstil alışverişi yapmayacağımı söyleyince, ona bişeyler bakmaya karar verdik. Ama ben o kadar gıcık bir günümdeydim ki; yaklaşık 15-20 tane pantolon denettiğim halde, hiçbirini aldırtmadım adama :) Onu da bunalıma sürüklemiş bile olabilirim - nihohuahaoaha - Herneyse işte, sonra ben kendimi Watsons mağazasına atıp ufak tefek ihtiyaçlarımı aldım falan... Sonra kayınvalidem eşimi aradı ve eşimin dayısının çalıştığı firmanın kimya mühendisi aradığını, Cuma günü görüşme için çağırıldığımı söyledi. Ben önce pek bi sallamadım. Daha önce baya bi iş teklifi aldığımdan falan değil, bir beklenti yaratmamayı öğrendiğim içinn ;)

Akşam eve geldik. İlk defa eşim benden daha fazla heyecan yaptı benim gideceğim görüşme için :) Allah'ım internetten firmanın sitesine girmeler, ürün gruplarına bakmalar, ihracat yaptığı ülkelere bakmalar... Aklımı çeldi köfte! Bi baktım baya iyi bir firma. Türkiye'de adı pek duyulmamış ama Belarus'a bile fabrika açmış adamlar. Ayrıca dünyanın bir çok ülkesine de satış yapıyorlar. Aldı mı beni bir heyecan???? Ne zamandır iş görüşmesi de yapmıyorum doğru dürüst...

Ertesi gün öğleden sonraydı randevum. Sabahtan kalktım, uzun zaman sonra ilk defa 9:00da kahvaltı yaptım. Saçlarımı düzleştirdim. Makyajımı yaptım. Giyindim falan filan... Özgeçmişlerimi de aldım. Bindik arabaya çıktık yola.

Biz firmayı buraya yakın sanıyoruz ama nah yakın :S Kendi arabamızla bile, yol 45 dk sürdü. Yolda nasıl çişim geldi. Hayır, hiç huyum da değildir. Evden çıkmadan yaparım ve bi daha gelmez yani. Resmen heyecandan oldu. Çatlayacam böyle. Neyse, geldik fabrikanın önüne ama yanlış girmişiz. İyi ki de yanlış girmişiz. Buranın meşhur bir restaurantının otoparkına girmişiz. Yol sorduk ve lavaboyu kullanma izni istedik. Onlar da kabul ettiler sağ olsunlar. Yalnız tuvaletlerinden 2 tanesi bozuktu, sağlam olan tek tuvaleti kullandım ben de. İçerisi de beklediğim kadar temiz değildi... Banane ya.

Sonra fabrikaya geçtik. Ben arabadan bi indim, böyle gözümde güneş gözlüklerim, ayağımda siyah ruganlı oxfordlarım, ince topuklu... Bende hava 5bin. Aman sabahlar olmasııınnn!! Sonra güvenlik görevlisi dayımızı aradı, bizi odasına yönlendirdiler. Hayatımda ilk defa da dayı torpiliyle iş görüşmesine gitmiş oldum böylece.

Firmada gayet iyi karşılandık, özgeçmiş getirmiş olmama rağmen iş başvuru formu doldurttular. Sonra mülakata girdim. İngilizce mülakat yaptık ve iyi bir intiba bıraktığımı düşünüyorum açıkçası. Daha sonra dayımızın arkadaşı olan ve beni mülakata çağıran İK müdürünün odasına geri döndük. O da benim yanımda, benimle mülakatı yapan personele beni sordu. Kız da Allah var iyi şeyler söyledi hakkımda. Sonra kız gitti, biz eşim, ben ve müdür başbaşa kaldık. Çaylar geldi. Adam dayımızın çooook eski arkadaşıymış. O yüzden bizimle de gayet samimi konuştu. KPSS'ye girdiğimi zaten biliyormuş, bir de puanımı öğrenince taktı, kaldı. Sen atanırsın, özelde napıcaksın, devlete gir, rahat edersin... Yahu bunları ben de biliyorum ama kadro açmıyorlar ki :) Neyse işte görüşmenin geri kalan kısmı KPSS muhabbetiyle ve benim kesin atanacağımla ilgili konuşmakla geçti... Dolayısıyla bendeki umut kırıntıları falan da bitti, gitti :) Hafta içi bir kere daha çağıracaklarmış, bölüm müdürü de benimle görüşecekmiş. Ama alacaklarından değil bence, dayımın hatırı için işte... O adam bana 2 tane mesleki bişi soracak ve ben bomboş geçen 3 yıldan sonra bi bok hatırlamadığım için cevaplayamayacağım... Bu yüzden işe almadık falan diyecekler muhtemelen... Aman boşver.

Bi de ne dicem... Hani dedim ya fabrikaya girerken bende hava bilmem kaç milyondu diye... Çıkarken o havamdan eser yoktu. Ve yine acayip çişim gelmişti...

Bbye...


Yazarın Notu : Arabayla eve dönerken, evde olup, koltuğumun aynı köşesinde oturarak televizyonumu izlemeyi istedim deli gibi. Benim ne işim var yaa buralarda diye düşündüm. Evet, böyle de bi gerizekalıyım işte... Yok, yok şaşırmayın Allah'ınızı severseniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder