29 Tem 2011

Uppss :))



Yuh ama bana yani. Amma boşlamışım buraları :) İzleyicilerimden çok ama çok özür dileyerek bu yazıma başlayayım öyleyse. Bu zaman boyunca çok acayip şeyler oldu hayatımda ama. Mesela o beni yoran, yormasından çok yıpratan işten ayrıldım. Kendi istifamı vererek hem de. Kovulmadım yani, merak etmeyin. Mutsuz olmaktansa çalışmamayı yeğledim. İstifa ettiğimin 3.günü eşimin İstanbul'a atandığını öğrendik. İçime doğmuş resmen :)

Atanmasına çok sevindik ama İstanbul'a gidecek olmamıza o kadar sevinemedik. Affedersiniz, kiralar kol gibi şişmiş. Bizim otomobilimiz biraz büyük, bir de köpeğimiz var. Bu yüzden sorun yaşamayacağımız, otoparklı, yeşil alanlı bir site bulmamız gerekiyordu. Hem eşimin gerekli evrakları teslim etmesi, hem de ev bakmak için geçen hafta İstanbul'a gittik. Daha ekonomik olsun diye otobüsle gitmeye karar verdik. Konforlu olsun diye de, tek kişilik koltukları olan varan turizm'i tercih ettik. Ama inanın hiç de rahat değildi. Bir kere koltuklar dardı. Her tarafım tutuldu yol boyunca. Ben ki, uzun yolda bebek gibi uyurum; doğru düzgün hiç uyuyamadım. Ayrıca televizyonları da bozuktu. Lüks mersin firmasında bunu hiç yaşamamıştık doğrusu.

Neyse o sabah İstanbul'a indik. Koştur koştur annemin evine gittik. Hemen duş alıp kardeşimle beraber eşimin çalışacağı kuruma geçtik. Aşkitom evraklarını teslim etti. Akabinde annemle buluşup, ev tutmayı planladığımız güzide semtimize geçtik. Hava nasıl sıcak. Ben nasıl terliyorum. Normalde su içmeyi hep unutan ben, tam bir manda gibiyim. Habire "suuuğğğ, suuuğğğ" diye sevdiceğimin kollarına yapışıyorum :)

Dolaş dolaş bi kaç saçma ev gezdikten, köpek düşmanı birkaç insanla muhattap olduktan sonra; ev bakma işinden daha ilk günden sıtkım sıyrılıverdi. Karamsarlığa kapıldım. Kendi evi 185 metre kare olan bir insanım -havam batsın- Kutu gibi evleri görüp, o kiraları duyunca benim bebek pembesi yanaklarım mosmor olup şişti!! Bir de üstüne, "neeğğ? köpek miiğğ? hayatta olmaz.yok!" deyip, çat diye telefonu suratımıza kapatan gayet terbiyesiz tiplerle muhattap olduk. Eşyalı tutmuyoruz evi,yanlış anlaşılmasın. Adamın korktuğu şey, 2 numara terrierin duvarları yeme ihtimali olmalı. Kaldı ki, köpeğim olmasa bile, bir iyi günler bile demeden telefonu yüzümüze kapatan birinin ev sahibim olmasını zaten istemem. Öküz.

O akşam, 14 saatlik otobüs yolculuğunun üstüne bir de İstanbul turu atmış olmamızdan sebeple, küp gibi uyuduk. Allah bize acımış olacak ki, havada da tatlı bir meltem vardı gece :) Ertesi gün yine kalkıp bu sefer sadece eşim ve ben çileli kiralık yollarına düştük. Başakşehir'i neden denemiyoruz yaa, diye düşünüp; kalktık Şirinevler'den minibüse binip oraya geçelim dedik. Başakşehir öyle bir ebesinin nikahına kurulmuş ki,minibüsün  Şirinevler'den oraya gitmesi -abartısız- 1 saat 15 dk sürdü. Neyse sonuçta 1.etapta indik minibüsten. Tam öğle vakti inmişiz. Ortama tam bir ölüm sessizliği hakim. Kimse yok etrafta. Terkedilmiş, hayaletli bir kasaba gibi. Bu kadar dindar bir kaç semt vardır ancak... Ne bir emlakçı bulabildik, ne de yemek yiyebileceğimiz bir yer. AVM bulduk bir tane. Burger King vardı içinde. Eşim nefret eder BK ve Mc Donald's gibi yerlerden... O da Bereket Dönercisi görmüş, oraya gitti. 15 sn sonra elleri bomboş geri döndü.Usta cumaya gitmiş, döner kesilmiyormuş :S Neyse, o sıcakta daha fazla dolaşamayacağım için, tekrar ilk baktığımız yerden ev bakmaya karar verdik. Gittik otobüs durağına, başladık otobüs beklemeye. Otobüsün gelmesi tam 35 dk sürdü. Bu kadar mahrum bir bölge yani... Arabanız ve benzinciniz yoksa, bence oraya taşınmayın.

Her neyse sonunda evimizi tuttuk. Bir dünya para yatırdık. Nakliyesi ,elektriği, suyu, vs derken bu ay baya içeri girdik yani... Evi de öyle çok çok beğenmedim ama napalım, bu dar zamanda anca bu kadar... Keşke buradaki evimi orda iyi bir yere kondurabilseydim...

Bbye :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder